Mal gibi yaşamadığın sürece, her gün, değişik bir bilgi öğreniyorsun. İster sadece film izle, sadece gazete oku, sadece kitap oku, sadece gez, sadece seviş, sadece yazılım geliştir, sadece gündem takip et, sadece okula git, sadece facebook'a - twitter'a gir, her gün karşına bilmediğin bir bilgi veya özellikle bir kelime çıkıyor. Bilgileri zaten tarayıcının sık kullanılanlarına ekleyebilirsin veya iyice okuyup hafızana atabilirsin.(beyin bedava)
Küçüklükten bu yana, güzel konuşmayı, bazen ibnelik yaparak, hali hazırda daha basit bir kullanımı olmasına karşın, diğer eş anlamlısını yani süslü kelimeleri kullanmayı hep sevdim. Özellikle Türkçe'nin zengin bir dil olmasından ve Arap kültürünü, dilini de benimsediğimizden ötürü bazı kelimeler bana çok nahoş geliyor. Bende bloga bu kadar sık yazmadan önce, not defterime bu kelimeleri ve anlamlarını yazıyordum. Şimdi hem sürekli güncelleyeyim hemde silinmesin diye bloga yazmaya karar verdim.
Zaten sürekli artistlik olarak vurguladığım, kitap okumaya başladıktan sonrada, kelimeler kafamda uçuşuyor. Her defasında TDK'ya veya ekşi'ye danışacağıma kendi bloguma yazmamın daha iyi olacağına karar verdim.
Bahsettiğim kelimelerin etimolojisi değil elbette. "Ne güzel bir kelime bu" dediğim kelimeleri bloga atmak. (blog bedava) Ezcümle, kelimeler aklıma takıldıkça yazacağım. Et-tekraru ahsen velev kane yüz seksen. (yüz seksen kere de olsa tekrar etmek daha güzeldir.)
tevellüt : doğum yılı
konsolidasyon : borcu ertelemek gibi (uluslararası hukuk)
konsolide etmek : Bir araya getirmek, toparlamak, birleştirmek (Yargı reformu yapıyoruz, demokratikleşiyoruz, ama onlar yine önümüzü kesmeye çalıştılar, biz de size geldik, el koyun, vurun mührünüzü’ diye meydanlara çıkacaklar.)
inşiyat : kuran suresi. fakat peygamberin ameliyatı içinde kullanıldığı belirtiliyor.
sarkastik : alaycı, ironik
müşkülpesent : zor beğenen, huysuz
ceberrut : baskıcı, zorba
müktedir : gücü olan
müddei : iddia sahibi
müfteri : iftiracı
habitat : bir canlının, diğer canlılalarla kurduğu yaşam alanı/mekanı/ortamı.
menfi : olumsuz
müspet : olumlu
lejant : Bir fotoğrafın, haritanın, desenin veya karikatürün özünü anlatan yazı
irtikap : yiyicilik/rüşvet/aldatmaca
mütedeyyin : dindar, belli bir dini kabul etmiş.
müreffeh : refah içinde.
ehven-i şer : kötünün iyisi
müdana : minnet (müdana etmemek olarak kullanılır)
tefrika : bütün halinde olmayan (yazı dizileri için kullanılıyor)
ricat : çekilme
intisab : bir yere, bir kimseye mensup olmak, maiyetine girmek.
inayet : lütuf
mütefekkir : düşünür
entelijans : anlama, öğrenme kabiliyeti
mürebbiye : kadın çocuk bakıcısı, eğitmen, dadı, osmanlıca terbiyen dişi
tarraka : gümbürtü
cerahat : İrin, iltihap
Meyus : Üzgün, umutsuz, kötümser.
Yeis : Karamsarlık, umutsuzluk.
Kıpti : Müslüman çingene (merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söyler)
Mumcubaşı : Osmanlı zamanı, gece sarhoş ve fenersiz dolaşanları falakaya yatıran zabıta
Teşrih : Anatomi. Bir konuyu ele alıp, en ince noktasına kadar inceleme.
Mapamundi : Dünya haritası
Balyos : Osmanlı zamanı venedik veya frenk elçilerine verilen isim.
Yatağan : Eski Türk süvarı kılıcı.
Mukadderat : Kader, alın yazısı.
Muhasara : Kuşatma, etrafını çevirme.
Zeker : Erkek cinsel organı
Şarkiyyat : Doğu (şark) ülkelerini inceleyen bilim dalı.
Humbara : Eski havan topu, gülleyi kavisli değil, düz atar.
Girift : Karışık
Kitsch : Gösterişçilik, yüzeysellik, kendini olduğundan daha değerli gösterme
Temerkuz : Toplanma merkezleşme. Temerkuz kampı (toplama kampı)
Nisei : Ailesi japon olan ama Amerika'da doğup büyüyen insanlar.
Seppuku : Hararikinin yapılmadan önceki adı gibi. Yani harakiri japonca karın deşme anlamına geliyormuş. Harakiri karnına soktuğu an, seppuku ise törenin adı gibi.
Sebat : Kararlı olma.
Sake : Pirinçten yapılan bir japon içkisi.
Münezzeh : Hariç tutma.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder